28 Aralık 2009 Pazartesi

boyle bi tuhafim.. ya cok dolmus ya da ici bosaltilmis gibi.

26 Aralık 2009 Cumartesi

//ilk defa dinliyorum. ne kadar gec kalmisim sarkiya. bir sarki bir insanin ruhunu, zihnini, dusuncelerini bu kadar mi oteye tasir yaw. gun icerisinde anlik akla geliveren, neden geldigi de hic anlasilmayan onca dusunce bir anda siyrildi, anlamsiz gorulen pek cok sey anlam buldu sanki. ya da oyle birseyler. bahsetmeyeyim simdi burada, bu denli sığ alanim kaldiramayacaktir.//


ne kadar sigdayiz. ne kadar uzagiz kendimiz olmaktan. insan olabilmekten.

aslinda hic baslik yazmasam bundan sonra

yeni bir gune uyandik bugun yine. uyandigimiz yeni gun muydu, yeni miydi, gun muydu, hic anlayamadim, ya da uyandik miydi.. bir suru sey yapmak isteyip bir suru yere gitmek isteyip hic birini yapmadim. istedim miydi, istemedim mi i really don't know. safis avatar a gidecekmis, dustum pesine. onu sinema salonuna kadar goturup donup gelecektim, netekim hec haz etmem sci fi lardan. hava sicakti, aklimdan sefdigim hirkalarimi gecire gecire kap kalin ceketimi giydim. onceki gun giydim hirka usumedimdi biliyordum yine de giyemedim. ellerimi de cebime soktum usumeselerde. safis de filme giremedi sonra, ozsut e gittik. sıkıcıydı ozsut. biz degil. yan masada oturan bence en az 55-60, aplamca 45 olan teyzeler fotograflarini cekmemizi istediler. 1 pozla yetinmediler, ikincisinde elele tutustular :p feysbuka koyacaklarmis, cok onemliymis oyle dediler. garson cok kabaydi yine. sakizli markiz yedim ben, hep yedigimdi. sonra stradivarius, sonra top shop. begendigim babetleri safis begenmedi, begendigim kazagi ben begenmedim, hic birsey almadim. sonra yagmur, sonra ev.

simdi de sarki dinliyorum bilog, hanife gonderdiydi demin, nazan oncel.
İnsan diyorlar aslıma
Aslımız topraktır
Bu gönül bir aşktan anlar
Ömrüm bir seraptır
Ne doğruyum ne de eğri
Yaşadığım nerden belli
Bu garipliğim az şey mi
Ağlama gönlüm gönlüm ağlama
diyor tam olarak.

bir de anne ben asure istiyorum. tam bir hafta sonra bu saatlerde onu yiyor olmak istiyorum, mumkun mu? :)

sefkiler

23 Aralık 2009 Çarşamba

zabah zabah

evde bir ses bir nefes yokken uyanmasi ne zor bir ismis sefkili bilog. bunu da yeni ogrendim. bir de dusun iste yaptirimin yok seni sabah kaldirip ise yada okula goturecek. olmaz boyle :p

neyse iste oyle yogun cabalar sonrasi yataktan kalkabilis ve kahve ve nutella.. sonra da giyinip cikarim kutuphaneye. proposal yazmam lazim. en angarya gelen islerden biri :/

dun de arkadasimiza gittik sefkili bilog bundan haberdar ol. ef almislar, cok guzel olmus :) onu tebrikledik :p :) bi de uzun kis gecesi tabusu yaptik :p o grup ne zaman bir araya gelse tabu oynar cunkum :D nese sen erken cikmistinn, biz yenildikkk.

boyleyken boyle. kahvemi sogutuyorsun bilogum.

e bir de son son yuruyen sato desem sana, izledim cok sefdim desem. sonra da gitsem.

14 Aralık 2009 Pazartesi

paris

ruyamda paris teymisim, aksam televizyon da fransa yazisini gorunce cagristi, hatirlatti. gitsek ya.

su tezi bir yazsaydim da kurtulsaydim, butun o gezi planlarina devam etseydim. en oncelikli olanlari siraliyorum, onlar bile o kadar artmis ki liste upuzun :) aysenur da netten yazmis bugun, gel de dubrovnik e gidelim. gidelim tabi yaw. ben bi gelsem gideriz de :) birakamadim gitti su istanbul u :)

naptik yazmayali. hicbirsey. tez yazmamiz gerekiyordu, cabaladik ama yol katedemedik. festival varmis, gittik, birkac belgesel izledik. uyuduk bol bol. bir uyku maskesi aldik. az uyuyoruz ya, daha cok uyuyalim diye.

avutuyoruz iste kendimizi. gidicegiz, gezecegiz, yazacagiz, uyuyacagiz vs deyu. parlak gorunse de care oluyor mu? nayir!


bitti cicim, kapa gitsin.

8 Aralık 2009 Salı

"
"hiç akletmezmisiniz"
hayır etmeyiz!
"

1 Aralık 2009 Salı

konumuz mutluluk :p

yine bi istanbul a donus gunu :) hep donusler ona olsun daha ne isterim.
film izledim de ben biraz once. "mutluluk". nasil bir gitme istegi kabardi icimde, o nasil bir kabaris aman allah im :) bitemedi bitmeyecek galiba bu istek. amca birakti herbisiyini dustu yollara denizlere :) akdeniz de ne guzel yaw. cok bi ozlemisim..
yanlis anlasilmasin filmin ana olayi bu degil :p konu baska esasinda :)konumus mutluluk (diye kandirmis olayim :p)

7 Kasım 2009 Cumartesi

yazdim da bu defa buraya degil. word e. oraya, buraya, suraya, ona, buna, suna. konusmaya, kusmaya, fisildamaya, esmeye, gurlemeye, anlatmaya, demeye -adina ne denirse artik- doyamadim. bi sussam.

evet ben yine bosna ya gitsem, -bosnakca bilemedigimden sebep- konusamasam, duymasam, anlamasam. kelimeler sesler ulasmasa bana. bende kimseye. zamani.

bi sussam, pir sussam.
mars etmisim.. buyuk marifet. hayat mars etmis haberim yok.

28 Ekim 2009 Çarşamba

mars :p

unutmusum ben tavla oynamayi :) ama nasil oldu anlamadim bugun elvani mars ettim :D hemide o cayci amcaya ragmen :p senelerdir orada, iste o bildigimiz galata kulesinin altinda ki kahvede calisiyor ve 'performans'indan hic bir sey kaybetmiyor :) zorla mi calistiriolar desem degildir. nedir o adamin tavri oyle.

havalar sogudu sefkili blog. bugun hirkayla bile usudum ben. yagmurda yagiyor. kisliklarimi cikarayim artik. aslinda cogunu bosna da birakmistim. kis geliyor ya gidis mevsimi yaklasti, onu hissediyorum bugunlerde :) cok ozledim aslinda ama yine de uykularim sarajevo ya gitmisligim kabuslariyla geciyor. nasil birsey cozemedim. insan bir muamma vesselam. kendini bile cozemeyeninden hemide.

26 Ekim 2009 Pazartesi

hersey var

filme gittik. imam odasinda kahvalti yapan imam ve birkac arkadasi yasli amca devamli olarak muezzin ve cayci abileri sofraya davet halindeler. (dusundurucu) replik su : "simit var, cay var, hersey var"

hersey var..

birde gecenin 12sinde istiklal boyu simit yedirdin bana sefkili film.

22 Ekim 2009 Perşembe

dreams aborted!

ruya gormek istemiyorum. ruya gormekten uyuyamiyorum..
yoruluyorum. uykularim o kadar sagliksiz ki. oldum olasi bi unsiyet kuramamisimdir ruyalarla. bazen boyle cosuyorlar, birakmiyorlar yakami, tum gunu gecemi berbat ediyorlar. o kadr mudahil oluyorlar ki hayatima.
ruya gormek istemiyorum. ruya gormekten uyuyamiyorum.
istemiyorum.

bir ilac olsa icsem gecse. dreams aborted! :p

15 Ekim 2009 Perşembe

hatice eflenmis!! soyadi bilem deimis yawf.. :))


7 Ekim 2009 Çarşamba

"gorkemli kaybedenler" ne guzel bir isimdir

bugunlerde gunduzleri kutuphane gidiyorum, aksamlari da arkadaslarla galata ya, konak a.
izliyoruz istanbul u. bugunlerde istanbul yine cok guzel. insanin icine sigamayasi sehir.
yine bugunlerde leonard amca cok pis vuruyor.
"senin gözlerinde, beni olmak istediğim gibi tarif eden bir şey vardı..." dedi mesela gecen.
sabah meteforuna calisiyorum. leonard amcanin da kafasi karisik gordum. bi sayfada soylediginden digerinde vazgeciyor, beni de sasirtiyor. 4'de "her sabah uyandigimda kendimi neden bu kadar kotu hissediyorum?" demisken, 51'de "Tanrim, Sabahin Ne Guzel. Eksik Olan Hic Bir Sey Yok" dedi. buyuk harfler kendi tercihiydi. nazim da "kahrederek uyandim" dedi ya. gelmesinler uzerime.
aslinda bugunlerde yeni hic bir sey yok. 'bugunlerde'yi cumle icinde kullanmak bile o kadar gereksiz ki. (zaten gunlerimi anlatma geregimi de bir turlu anlayabilmis degilim, cok canimi sıkıyor, neyse)
ayni hava, ayni su, ayni msn, ayni feysbuk, ayni ben. cok fuzuliyim yine. sair olmayanindan.
gitmeler yetti mi ki, kalmalar yetebilsin..

29 Eylül 2009 Salı

hepsi bu

cok sıkılıorum be blog. cok. agzimi acasim yok, tek kelime edesim, kimseyi goresim, konusasim, dinleyesim.

tek istedigim; "tepedeki cimenlikten seyreylemek su alemi".. hepsi bu.



23 Eylül 2009 Çarşamba

izledim sonunda


Snijeg / Snow

Sarajevo dayken vizyona girmisti, bosnakca bilmedigim icin gidememistim. Aida Begic filmi. Tr de gosterime girmisti yine ben oralardayken, arkadaslara solemistim, gitmislerdi. sonunda bana da izlemek nasip oldu..

aslinda tek kelime yazasi gelmiyor insanin. ne denir ki..

bosna da bi koy, sehirden uzak cok uzak kalmis. icerisinde sadece 4-5 kadin, 3-4 cocuk, bir de yasli bir dedenin yasadigi koyumsu birsey.. koyun erkekleri savasta oldururulmus. cesetleri bile bulunamamis.

recel yapip koye en yakin otoyol kenarinda satarak, gunun birinde “Bosna’nın yarısını besleme” hayaliyle yasayan yalniz ve guclu bosna kadininin hayata tutunma cabasi..

bosna da yasananlari aklim almiyor. Hic bir yerinden tutamiyorum. Hic alisamiyorum. alismak da istemiyorum. orada yasadikca daha da inanilmaz geliyor gecmiste yasananlar. o kadar uysal, o kadar naifler ki. bu akil almaz katliami gerceklestirenler nasil motive, nasil tahrik olmuslar ki boyle bir milletin soyunu kurutmaya tum hucreleriyle inanmislar.. hayatlarinda ikinci birseye bu kadar inanmislarmi ki bunca seyi yapabilmisler. aklim almiyor.

simdi bir arada yasiyorlar, yuzyillardir oldugu gibi. sehir bagiriyor avazi ciktigi kadar, dort bi tarafini saran sehitlikleriyle, kevgire donmus binalariyla. cok yara aldim diyor, delik desik edildim, cok masum can verdim. ama bosna halki -o topraklarin gercek sahipleri- oyle naif ki hala. her gece kaybettigi kocasina, cocuguna aglayan anne gunduz ustunu orttugu acisiyla sessizce dolasiyor sehrin sokaklarinda, 3 millet, 3 din, onca mezhep arasinda..



ps: birde tr muslumanlarinin durumu var ki o da icler acisi. kardesinden habersiz. bosnada kendilerinden haberdar olan, seven, kalbi onlarla birlikte atan onca insanin varligindan haberdar olsalar havalarindan yanlarina yanasilmaz, o da ayri mevzu.
"Sevgili Dost,
kış hiç bitmiyor
çiçekler açsada..."

12 Eylül 2009 Cumartesi

uyumuyorum, paper yazmiyorum, blog okuyorum, muzik dinliyorum, sarjim bitiyor, kablom yetismiyor prize. gorunen koyumun anlik ozeti.


"tükürmek istiyorum bu hayatın ortasına... "

9 Eylül 2009 Çarşamba

hayatimda hic bu kadar islanmamistim.

4 Eylül 2009 Cuma

dop!

biraz once sahur icin dop patladi. her gece saat ucu gecerkene ayni sey oluyor yaw. kormayacagim bu defa diorum, dopla birlikte bi yeirnden sicrama yasiyorum, yuregem agzima dogru yol aliyor.. hatta 2 dop atiliyor, birincisinden korkup, ikincisinde korkmama hazirligini yapiyorum arada ki o bikac saniyelik surede, yine de korkuyorum.
yeter ama yaw, bu kadari da fazla bu yurege yaw. di mi yaw..
:p

gecen gun yemistim yarisini o seftalinin

yarim seftali, hic yenmemis armut, uzum copleri bir tabak icinde. yarim cikolata, bitter masanin diger bir tarafinda. aha bos bir tabak daha. okunamayan bir kitap, ayracin ayirdigi yer farkediliyor, en son onsozu okumus olmaliyim :p.. coktan yazmis, bitirmis, teslim etmis olmam gereken paper icin notlar.. bir krem. pinokyo dudukum, floransa dan almistim :) pinokyonun memleket (dudukumun resmini eklerim bir gun buraya, sefiorum onu :). simdi pc nin ekranini bi indirdim arka tarafta birsey var mi, yokmus, bos. annem ne kiziyordur misafir odasinin masasini isgal ettigim icin :) masaortusunu de topladim, ayaklarimi masanin karsi tarafinda ki sandalyeye uzatmis durumdayim, ayakimin altinda yumusak bisi var, o ortu olsa gerek :))
sabit yerim yurdum yok napayim. ucakta bi form verdiler elime (H1N1 icin sanirim) bilemedim ikamet adresine ne yazayim, aslinda bosna da oturumum var 31 ekime kadar, orayi mi yazsaydim.. yine gecen ehliyete basvururken de ikametgah istediler, nufus mudurlukunden aldim afyondan. ikametgahim mecidiyekoy de :) sokak ismi degismis gormeyeli, "pelit sokak" neresiymis burasi dedim gorunce :) pastane gibi :p. babamin eski arabasini kullanirkene ehliyetim olmamasini dert etmiyordum ama simdi yenisini aldi ya vermiyor bana, ehliyet almam sart oldu. alinca baski yapicagim onunla :p ehliyetim bilem var benim... ama yok oturayim calisayim tezimi yazayim, okul bitsin, karar vereyim, doktora yapmayacaksam bir ise baslayayim, para biriktireyim, araba alayim ben.. oyff, yazmasi bilem uzun.. apla bi araba al ya.. soforun hazir.. :p
ama yok ise baslayamam, yesil pasaportumu cokkk sefiorummmm.. bu aralar feciyim zaten. durmadan bilet bakiyorum, plan yapiyorum, haritayi acip gidilecek noktalari belirliyorum. cok zevkli oluyor. ilk gitmem gereken yer enduluskene nerelere gittim oraya gidemedim. ilk hedefimiz endulus :p ..
ilk hedefimiz mardin di mi ya pardon.
pazar istanbul a gidiyoruz insaAllah. gidelim artik. gitmelerim geldi.
bi de gecen gun kirmisi elbisemi giydim.
baska da bisi yapmadim.



ps: hiii bak ya nasilda unutmusum bugunlerde dis hekimlerinin nasil da beni depresyona suruklediginden bahsetmeyi.. son iki gundur tum gun uyudum sizin yuzunuzden. hıh!

28 Ağustos 2009 Cuma

.




kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde





..

25 Ağustos 2009 Salı

dis macunu sarmis her tarafimi :p

sukur ki her sene geliyor, yine geldi.. ramazan :) cok guzel oldu.
uzun yillar var ki ilk defa annemlerle evde geciriyorum bu ramazani, ne mutlu bana :)

biz bu ayda en cok oruc tutuyoruz, sahura kalkiyoruz, uyanmasi zor oluyor :p

bunlarin disinda;

heyecanla bu seneki cok guzel cococola reklamini bekliyoruz.. her sene israrla ayni 'onemli!' konu dis fircalamanin orucu bozup bozmadigini merak edip tv hocalarina soruyoruz-ama sadece onlara.. unluler ezan okuyor tvlerde, onlari izliyoruz. her sene oluyor bunlar. ramazan diyince aklimiza geliveriyor iste.

bir yillk bir hafizamiz var bizim millet olarak (fazla mi kacti), cikarip cikarip her sene ayni hafizayi kullaniyoruz. 'guzel' oluyor, cok egleniyoruz..

19 Ağustos 2009 Çarşamba

kizlar yaa!! :p

biz bu blogu hangi kullanici ve sifreyle acmistik hatirlayamadim, kendi kullanici adim ve sifremle girince hic bisi degistiremiyorum.. sinir oldum burada.. hatirlayamioyummmm :))






15 Ağustos 2009 Cumartesi

klark izledim

'eksik'im

13 Ağustos 2009 Perşembe

gibi gibiyim

yasamiyor gibiyim
ruya mi ne?


acilen yasamaya baslamaliyim
yasiyor olmanin idrakine varmali...
yada olmeye

zihnimin askilarina asilmis, takilmisim

yok'mus gibiyim

var miyim

11 Ağustos 2009 Salı

perseids are coming!



midnight on August 11th-12th, Perseid meteor shower peaks and it can appear in any part of the sky..

they say watching it is easy, just find the darkness location u can, away from any lighting, allow 15 minutes for your eyes to adjust to the darkness, patience is truly a virtue :p

enjoy the show! :)

9 Ağustos 2009 Pazar

ruya gordum. hep gorerim..

bir ruya. havaalaninda. tr ye gelinecek, bir turlu check in yaptirilamiyor, gecilemiyor ic salona. ne buyuk iskence..

son gelisde 14:55 sarajevo - istanbul 'kutsal' seferi icin :p 14:40 da havaalanina ulasip, nihayet 14:53 de ucaga adim atmis olmanin gerginligi hala surmuyor olsa gerek :)

ruya formatlari bile degisti. eskiden arkadan kovalayan kopekten kacilamazdi ruyalarda, simdi ic salona gecilemiyor.



buyuyorumdur belki ama hala kopekten de korkuyorum. <> cesaret adina kabuslara kabus eklemenin tam adi bu mu acep..

alakasiz not : dance me to the end of love kulaklarimda. cohen geldi gecti istanbul dan. bizse ekledik kacirdiklarimiz listesine bir kalem daha

4 Ağustos 2009 Salı

human vs life

saate bakip tr saatini hesaplama durumunu atmaya basladim uzerimden.. sokakta yanimda yamacimda turkce duymaya da alistim, aniden soru soranlara israrla ingilizce cevap versem de bazen.. her sehirlerarasi otobus, trene binisimde arac icindeki her kipirdanisda pasaport kontrolu icin memurun geldigini de dusunmuyorum artik pek, hirvat sinirinda miyiz deyip tedirgin olmuyorum.. yagmur yagar diye sal almiyorum uzerine disari her cikisimda. sokakta carsida pazarda muhattap olunan insanlarin ozellikle garsonlarin kabaligina buyuk bir cabayla alismaya calisiyorum, yol vermeyen araclara carpilmamaya.. her tabelayi okuyabilmeye :) gordugum her yuzun sarisin kemikli olmayisina, zayif olmayislarina :p, marketten, borekciden, biletciden, bufeden "hvala, allahimanet" deyip ayrilmamaya..
huzun olsun diye soylemedim, aliskanliklar iste, belirttim that is it.
plan yapmamaya, sabah erken kalkmamaya, sabah gozumu acip ilk annemi gormeye, guzel yemeklerinden yemeye, guzel istanbul a, selamsiz insanlarina, turk liralarina..
ve birseye.. alismak sart, gereklilik, must..

19 Temmuz 2009 Pazar

..marş mira

orada olamadim ya..
betul yapmis haberini..

http://yenisafak.com.tr/Pazar/?t=19.07.2009&i=199551

15 Temmuz 2009 Çarşamba

ben geldim :p

gezdim gezdim evimize annemlerin yanina gledim sonunda. final odevimi de teslim ettim tatil basladi yani benim icin aritk :)
bakiyim nelerr yazmamisimm. italya! :p
tr ye donmeden evvel italya ya gittik. aplam ve 2 arkadasi roma ya geldiler bende bosna dan gectim. hirvatistan split e kadar otobus, split ten tum gece surecek gemi, ancona dan tren.. sonunda roma. bosnadan italyaya direk ucak otobus tren hic bisi yok maalesef. ben aplamlardan 1 gun once sbah 7 de yola ciktim, romaya ertesi gun oglen varabildim, aplamalr daha hava alanina bile gitmemislerdi istanbul da. hostela yerlesip uyudum biraz, bi uyandim aplamlar gelmek uzere :p

roma, floransa, pisa, venedik gezdik onlarla beraber. herbiri birbirirnden farkli sehirler. herbirinin havasi baska. roma karisik kalabalik yogun, floransa sakin sessiz kendi halinde, pisa turistik(pek bisi goremedim ben pisa sa ilgi cekici) :p, venedik kanallari gondollariyla kendine has, yuzen sehir.
gulduk eglendik yorulduk..
turistik sehirler oldugu icin gezmesi oldukca kolay. bir harita yeterli.. italyanlar yine turkler gibi :p bizim biraz daha kibarimiz. otelimizde yan odada kalan linguist amerikali amca hayretlerle siz nasil bu kadar ii ingilizce biliorusnuz, bu italyanlar hic bilmior dior. italyanlar da ingilizce bilmiolar, ayni biz iste :p
aklimda kalanlari kisaca geceyim, en cok sevdiklerimden hatilradiklarimi.

roma nin vatikani, muzesi, gormek icin sabirsizlandiginiz ama tum muzeyi gezmis olasiniz die dolastira dolastira goturdukleri sistine chapel i, michelangelo nun muthis tavan fresk i.
roma nin muthis meydanlari, cesmeleri. harika bie meydan kulturleri var, dar yollar bi anda kocaman meydanlara acilior, suyunuzu cesmeden icip serinleyip, ortallikta sizi eglendirip para kazanmaya calisanlari izliyorusnuz.. cok sefdim.
yine roma nin forumu. yuzyillarca onceden kalma kalintilar..

ve tabi ki ispanyol merdivenleri ve ask cesmesi..


floransanin david i :pp orjinalini gordugumuz yetmemis gibi her kose baisnda cakmasi :p muthis bi eser ama bi sure sonra sıkıor :pp ( koseyi donunce yine karsimiza cikacak die gozumu kapiordum :p o kadar biktik yani :p)

sanat fiskiriyor sanki her bir tarafindan bu sehrin, romaninkinden tarih. floransa ya keske hatice gitseymis yerime dedim, daha cok sey anlarmis :p :)

cok begendigim ponte vecchio su. uzerinde evler olan sirin kopru..
daha bir suru sey ama aklima gelmiyor.

venedik. asagi yukari herkes bilgi sahibidir venedik hakkinda. kanallari, gondollari.. sri lanka li hostel isletmecileri. yok saka yapiyorum bizimki oyleydi de :)

netten rezervasyon yptirdigimiz hostellarda kaldik. sorun yasamadik. eglendik hatta :) floransa da hostel gorevlisi, adi neydi bir dk.. heh marcos :D bizi gorur gormez "eminim ki birinizn ismi zeynep tir" dedi hakli cikti :)

cok uzatmayayim. benim icin ispanya ya gidisi iptal ettiginden cok heyecanli olmadi italya. ama gidilmeli gorulmeli. en azindan bir defa. ikinciye gidermiyim bilmem :p

italya sonrasi baska bir rota ile bosnaya geldim tekrar. esyalrimi toparlayip, islerimi halledip birkac gunde tr yollairna dokuldum. o arada kardesim geldi bosnaya. biraktim geldim onlari :)

dolunayin dogusunu izlemek icin tabya ya cikmstik sarajevo da. dolunay sarajevoda dogdu. tr ye geldigin gunun gecesi muthis yakamoz btas da izlendi. afyonun bulutsuz gozyuzunde ise biraz kuculmustu ama izlenmeye devam edildi. hayat iste denildi..

11 Temmuz 2009 Cumartesi

11 temmuz

srebrenica da olamamaklik..

2 Temmuz 2009 Perşembe

turn is turkey's :))

sarajevo - (mostar) - split - ancona - rome - florence - pisa - florence - venice - (ljubljana) - zagreb - sarajevo

21 Haziran 2009 Pazar

Mošus Pejgamberov


dun zetra daydim, saraybosna nin saniyorum en buyuk konser etkinlik salonu. tam bilemiyorum programin hazirlanma amaci neydi ama isminden ve program boyunca gecen ozel isimlerden anladigim kadariyla hz peygamber ve kizi fatma ile ilgili idi sanirim. sunucularin ne soyledigini anlayamasam da, evrensel muzik dili pek cok sey anlatti, guzel bir gece yasatti..



bosna ve diger birkac musluman ulkeden katilan sanatcilar sarkilarini soylediler. taniyorsunuzdur belki bir kacini. bosnak kizlarindan olusan kewser grubu mesela, veya turkiye de asina olunan bir isim burhan saban veyaaa hor hz hamza.. onceki senelerde turkiye den sami ozer gibi isimler de katilmis etkinlige. goz atmak isterseniz yazdigim basligi youtube a yazarak birkac video ya ulasabilirsiniz.

beyazlar icinde melek gibiydi katilimcilar..tertemiz, kibar, nazik, naif insanlar bosnaklar..

turkiye de cogu zmaan yasananin aksine o kadar kalabaligi bir araya toplamis olmasina ragmen salon da buyuk bir sakinlik, dinginlik, sessizlik yasaniyordu. oldugumuz yeri yasamamiza yardimci olurcasina. sanki bu sakinlige ne cok ihtiyacim varmis..

bir arkadasim bosna ya gelmeden once bana benzer birsey soylemisti. istanbul dan sonra bosna nin sakinligine alisabilmekten yana tereddutlerimi sayarken ona, bana belki de tam da ihtiyacin olan sey budur demisti. hakli cikti. insan topluluklari ne kadr bir birinin ayni ne kadr birbirinden farkli.. cool insanlar vesselam :) en azindan gorunuste, otesini bilemiyorum.

sahne de ise yine turkiye de yasanilanin aksine (muhafazakar kesimi baz alarak konusuyorum) bayanlar yerlerini almisti. basi kapali bir bosnak kizini sarkilarini soyleyen gruba kemaniyla eslik ettigini gormek guzeldi kendi adima. universiteye ilk basladigim yillarda gitar hocamiz konserinde bizlere de sahne de yer verdiginde bas sayfadan gazetelere haber olusumuz geldi mesela aklima.

tum bunlar turkiye nin bircok anlamda ben ve benim gibiler icin artik ne kadar da yasanilmaz bir yer oldugunu tekrar tekrar yuzume carpiyor. kendine sosyal hicbir alanda yasam hakki taninmamislar.. yok sayilanlar. gormezden gelinenler. bizler.
entry i tr den okuyanalr icin abartilmis gibi gorunebilir, ama disaridan gorunen tam da bu.
aslinda sinirlamamak lazim, tum kadinlarin sorunu aslinda tr de yasanan. ata erkil ligi en yogun yasayan ulkelerden olsa gerek turkiye.

ama herseye ragmen temmuz ilk haftasi bekle beni, bende seni turkiye! :)

12 Haziran 2009 Cuma

"Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız/
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları/
Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları/
Konuşurlar/ İsterler/ Susarlar/ "

zarifoglu

10 Haziran 2009 Çarşamba

kontrast

hayat ne garip, insan ne degisken, olum ne gercek.

-yaz geldi, hava isindi, donem bitiyor, gidis yaklasti. biletimi almaliyim sabah. saat 2 yi 16 geciyor, pencere acik, disaridan ekmek kokusu geliyor, klas sabaha hazirlaniyor galiba-

hayat ne siradan, insan ne obsesif, olum alisamadigimiz.

30 Mayıs 2009 Cumartesi

biraz gezdim, cokca da tozdum

aslinda yazasim yok bugun blog. israr falanda etmiyorsun yazayim diye ama yazayim yine de hadi.


gectigimiz hafta sonunu budapeste de gecirdik. sabah kalkip bindik trene gittik. hesapsiz kitapsiz.. 11 saat tren camindan disariyi izledik. bol bol sinir kontrolunden gectik. yasasin yesil pasaport dedik :) budapeste ye inip istasyondan birer harita aldik ellerimize turist information dan. daha bakamadan biri yaklasti yanimiza, selam verdi. selam veren borclu cikti, 3 gece evinde konakladik :p

budapeste cok guzeldi ya blog :p istanbul u hatirlatti durdu, zaten bi koprusu vardi hık demis :p bizim FSM nin yavyusu sanki. kiyas kabul etmiyor tabiki istanbul da, ben iste, ole karsilastirip duruorum ozledigimden..

kopruleri mahvetti zaten beni. chain bridge e gece doyamadim.
tuna desen mukemmel. sehrin butun guzellikleri gece yansitiyor isiklarini tuna ya. daha da guzellesmek icin sanki.

bir hocamiz derdi "ruhu olan sehirleri gece gezin". tam dedigi sey iste budapeste de gece. bu arada hoca simdilerde foreign minister olmus :p


gul baba ya da gittik tabi..

gellert tepesinde konusmadik, saatlerce sustuk, sadece izledik tunayi.

heryer heryer panoramalikti, cekemedim.

bircok macarla tanistik. turklere benziyorlar, babama hatta, hepisi biyikli :)

zorladim ama cikmaycak yazamiyorum farkindasin di mi blog, cok zekisin. resim ekleyeyim bugunluk boyle olsun olar mi? ok, cok tenk yu.

korkum musun, nesin


kactim bascarsin dan bugun, bir bahane bulup eve geldim aksam.. tramvaya binerken donup bakmadim bile vazgecirirsin diye.

beni cok korkutuyorsun sarajevo. nasil direniyorum seni sevmemek icin bilsen..
niye bu kadar baskasin peki, nedir efsunun bir bilsem..

ama ayirdin beni istanbul dan.

26 Mayıs 2009 Salı

kufretmeyi bilseydim..*

hic kimse 1:
olar pof bi gun daha bitti
hic kimse 2:
evet
bitti..
bir gün daha öldü
hic kimse 1:
ben yine ilaclari icmiom da bole dusunceler yine sarmaya basladi
icince olmuo

hic kimse 2:
içme yaa
bırakınca aynına dönüyo sa
ne yararı var ki
hic kimse 1:
gunu gecirtio
hic kimse 2:
günü geçirtio
hic kimse 1:
naisl bu hale geldik
bilmiorum ki
hic kimse 2:

hic kimse 1:
geldim
hic kimse 3:
oof bend eo ilaçtan sitiomm
hickimse 2:
bilmiorum bende..
hic kimse1:
hic bole bisi ysicagimi dusunmezdim
ne tuhaf
kendi icine kendimiz ettik hayatmizin
yada bilmiorum baskalri
tutunamaz olduk
kayip duser olduk
belimiz dogrulmadi
gitsek de olmadi kalsak
napsak bilmiorum ki
icip ixip uyusak mi
hic kimse 2:
edilmesine izin verdik
hic kimse 1:
lanet edesi kufredesi gelio insanin
mahvettilr bi nesli
okuyaninida okumayaninida
ettiler icine
acimadilar hic
hic kimse 2:
içine edilmiş insanlarız biz di mi: )
hic kimse 1:
4 koldan sardilar nasil basardilar
hic kimse 3:
allah napıonus be
ewet berbatt hayat maa
hic kimse 1:
ne anne olabildi bu nesil ne kariyer sahib vs ne ise yararsa
hic kimse 2:
kimsenin umurunda deiliz..
ya hayat güzel ama...mız ya da hayat b.ktan ama mız var
her halukarda ama lı yaşıyoruz
sıkışmış bi şekilde
ne o ne bu
ortada
hic kimse 1:
yani en kotusu
hic kimse 2:
ama mutedil değil
belirsiz..
afallamış
salaklamış..
tuttuğunmuz tutunduğumuz seyleri falza önemsedik
hep düşecek gibi
hic kimse 3:
ya böle söledikce bende düşüomm
yaa
cok osledimm sizii
hic kimse 1:
off oyff
hic kimse 3:
yaa

hic kimse 2:
gidiorum ben



* from the true story

12 Mayıs 2009 Salı

Moja Bosna!

"Dünya üzerindeki en hazin yer, dünya üzerindeki en periþan halk (olarak) kendi yüzümüzü kaybediyoruz, fakat baska bir kimseninkini de kabul etmiyoruz; parçalaniyoruz ancak kabul edilmiyoruz; herkesin yabancisiyiz, hatta akrabasi olduklarimizin ama bizimle akraba olmak istemeyenlerin bile. Dünyalarin kesisme noktasinda yasiyoruz, halklarin sinirinda; herkesin etkiledigi ve her zaman birilerine karsi suçlu bulunan... Tarihin dalgalari kayalar gibi vuruyor bize…"

"…the saddest place in the world, the most miserable people in the world, we are loosing our own face, but we can not accept somebody else's, we are plucked off, but we are not accepted, we are foreigners to everyone, even to those we are related to, and to those that do not want to be related to us. We live on the crossroad of the worlds, on the border of the peoples, affected by everyone, always guilty for somebody. The waves of history hit us like rocks …"

(M. Selimoviç, 1967)

7 Mayıs 2009 Perşembe

wien

budapeste ye gitmeye karar verildi bir mayis tatilinde. trene binilmek uzere sabahin erken saatlerinde kalkildi, hazirlanildi, yol arkadasinin uyanamama ihtimaline karsi telefonla defalarca arandi ama sonuc alinmayip tren kacirildi :)
acil eylem plani uygulanip son anda yalniz olarak viyana ya gitme karari alinip ertesi gun yola cikildi..
uzun bir bekleyis sonrasi hazir olan otobuse binildi. bosna da turizm sirketlerinden turkiye de alisageldiginiz gibi bir hizmet beklemek hic de dogru degilmis, ogrenildi. 13 saat surecek yolculuk icin otobusun icinde 2 sofor hazir durumda ve soforler araci kullanmadiklari zamanlarda da muavin olarak gorevdeler :) muavinlikten kasit cop torbalarini degistirmek ve mola ve sinirlarda yapilacak anonslardan ibaret.
neyse ki dil bilmesem de otobuste ingilizce bilenlerin yardimiyla 13 saatlik yolculugu problemsiz atlattik. sinirlarda yasanabilecek olasi problemden korkmustum ama sukur.. ilginc bir sekilde slovenya yani ayni zamanda avrupa birligi sinirlarina girerken daha cok problem yasanabilecegini dusunurken hirvat siniri cok daha disli cikti. sinirdaki gorevli hic de hakki olmadigi ve muhtemelen bildigi halde bana vize sorma gafletinde bulundu. pasaportum yesil ki kaldi ki lacivert bile olsa hirvatistan tr ye vize uygulamayan ulkelerden.. her neyse. garezi sadece bana degil.. otobus bosnak otobusu olunca tum esyalar disari cikarilip arandi bir bir.. slovenya sinirindan gecis ise saniyelerle olculebilecek kadar kisa ve sorunsuzdu sukur. otobuste her ne kadr sicak kanli olmadiklari dusunulse de bosnaklarin ilgileri tesekkur edilecek cinstendi. molalarda kahve ismarlayanlar, muavinin her bosnakca uyarisini tercume edenler, viyana da ihitiyacim olmasi ihtimaline karsi numarasini verenler vs..
daha otobusten inebildik ne guzel, yazi epey uzun olacaga benziyor :)
gece yarisi elde ki adrese ulasmak uzere taksiye binildi. zenci taksicinin "u are my sister, i am also muslim" demeciyle :) viyana daha ilk dakikadan guven verdi.
sonrasinda iste vakit elverdigince gezmeye baslandi. sehir son derece duzenli, sehir ici ulasim icin kurduklari rayli sistem mukemmel. her yer tarihi bina :) hicbir kati digeriyle ayni olmayan avusturya macaristan yapilari..


sehrin merkezi, kalbinde stephanplatz ve sehrin sembolu haline gelmis 1365 yilinda yapilmis gothic katedral stephansdom.


belediye binasi olarak bilinen rathous. yine gothic. tek bir kareye sigamayacak kadar buyuk bu yapilar :)


hakkinda cok da birsey bilmedigim parlamento binasi ve athena monument..


ve ve favorimm :)) schönbrunn.. imparatorice maria theresa tarafindan 1754'te yaptirilmis. devasa bir bahceye sahip. nasil gezilir nasil anlatilir bilmem. nedense kisa viyana gezimde en sevdigim yer oluverdi. sisinin sarayi. avusturya macaristan imparatoricesi, franz joseph in karisi. mutlu olamamis, her firsatta kacmistir saraydan. oradayken cokca andigim cumle "sisi! buralar birakilip nasil kacilir?" :)


ve benzerleri :) karlsplatz, karlenberg, kunsthistorisches museum, naturhistorisches museum, opera ve tiyatro binalari.. kisa kisa gectim aklimda en cok kalanlari.


ve tuna tabiki.. durur gibi akan, akar gibi duran.. soyleyebilecek cok seyim yok tuna hakkinda. anlamdiramadigim, isim koyamadigim birseyler..tuna bagliyor avrupa yi akdeniz ve karadenizle.. viyana yi istanbul a baglandigindan midir nedir.. nedir.

viyana da uzuun zamandir gorulmeyen arkadaslar goruldu, uzun uzun konusuldu.. mutlu olundu.. schnitzel i, sachertorte si yenilip, unlu viyana kahvesi malange icildi :)) en mutlu olunan zamanlardi :p

bugun aksam profesorun saraybosna dan bahsederken buyuk bir tevafukla anlattiklarindan aktarayim birde. "bascarsinin ferhadiye camisinden otesi avusturya macaristan doneminden kalmadir, orada yururken sanki sarajevo degil viyanadasinizdir, berisi ise osmanli.. coffee house larindan bile anlayabilirsiniz bunu. bascarsida bir kahvehanede rahat lokumla birlikte osmanli geleneksel sekliyle sunulur size kahve, avrupa otel de ise sachertorte ile..

gidildi, goruldu, sevildi, dondugunde ozlendi, donulen yerde ozlenmisti.. temmuzda donulmeyi beklenen yerse en cok ozlenen akildan cikmayandi. vesaire.

28 Nisan 2009 Salı



resim eklemeyi cok sefdim buraya :p cok matah seyler cekiyorum ya :)

ctesi saraybosna nin daha cok osmanlidan kalma mahallesi vratnik sokaklarinda saatlerce yuruduk..


ve tabi ki tabya dan da sarajevo yu izledik yine saatlerce..

13 Nisan 2009 Pazartesi

mostar, travnik, jajce


bugunlerde geziyorum.. bir de calissam aslinda :) gectgimiz hafta sonu mostar a gitmistim, ilk gidisimden daha buyuk bir heyecanla ve keyifle. bu hafta sonu da travnik ve jajce ye gittim..

mostar i biliyorsunuz zaten. dunyanin en guzel rengine sahip neretva nehri uzerinde sultan suleyman zamaninda mimar hayrettin tarafindan yapilmis, 93 de acimadan katledilmis, yikilmis, 2004 de tekrar insa edilmis mostar koprusu.. Stari Most.. cocuklugumdan beri merak ettigim, gormeyi istedigim yerlerden.. icime islemis sanki sevgisi, cikmiyor..




travnik, vezirler sehri olarak biliniyor, yetistirdigi devlet adamlari ile meshur. kucuk, sirin, sessiz, sakin..

jajce.. havasi oldukca farkli.. simdiye kadar gordugum diger bosna sehirlerinden oldukca farkli.. sehre dair aklimda kalan kelimeler, goruntuler; sokaklarda icen insanlar, ortacag sehri sanki, acik hava muzesi yada.. gibi birseyler..


bir mayis geliyor, gezmeye devam etmem lazim.. budapeste or vienna insaAllah..

birde marti gordum mostar da. yolunu sasirmis galiba.. :)

2 Nisan 2009 Perşembe

one day..

It’s hard but you know it’s worth the fight

‘cause you know you’ve got the truth on your sid

when the accusations fly, hold tight

and don’t be afraid of wht they’ll say

who cares what

cowards think, anyway?

they will understand one

day..


One day…






http://www.youtube.com/watch?v=0xgQ3qPKF58

31 Mart 2009 Salı

..

gece, deprem, korku, dua.

28 Mart 2009 Cumartesi

othello

tiyatroyu sarajevo da cok ozledigimden, ruyalarima bile girdiginden bahsetmistim onceki entry lerden birinde. ara tatilde turkiye ye geldigimde o hemgamede arkadaslar sagolsun bilet almislar, kafka nin donusum unu izlemistik. uzun zamandir da sarajevo da gitmek istiyordum tiyatroya, o gun bugun olacakmis :))

sarajevo nun kamerni theater inda shakespeare nin arabin inkitami olarak da bilinen trajedisi othello yu izledik.. sadece izledik diyebilecegim cunku zavalli bosnakcam ancak birkac cumleyi anlamama yetti :) dil bilmemenin tiyatronun anlamini en aza indirecegini bildigimizden cok taninan bilinen bu oyunu secmistik. ama iyi ki gittik, gidebildik. eski gunlerimizi hatirladim. okul, is cikisi yorgun argin azimle oyunlari izlemeye gidislerimizi.. gittigimiz tiyatro ozel bir tiyatromuydu yoksa devlet tiyatrosu benzeri bir tiyatrosumuydu bilemiyorum ama istanbul tiyatrolarina oranla oldukca kucuk bir salonda az bir seyirciyle beraber izledik oyunu. dekor, sahne metevazi, oyuncular da basariliydi bence..asagida da birkac resim ekledim..

bu arada tiyatro onceside de biri yemek digeri kahve icin olmak uzere iki yeni guzel mekan kesfettik. bosna ya gelmek isteyen gelmeyi dusunen arkadaslarima da duyrulur, beraber gidebilmek dilegiyle ;)




27 Mart 2009 Cuma

18 Mart 2009 Çarşamba

beklerim

rutine tahammulu olmayan, beni taa saraybosna lara surukleyen su zihnim, su bedenim neden durup durup korksa da biksa da en rutini ister hic bilmem.. bunu isterken bir de istemekten hep niye korkar onu da hic anlamam :)

saraybosna dayiz yine.. sarkinin dedigi gibi, "guzel sehir"de. gelir gelmez turkiye den gelen misafirlerle bir kez daha turist misali gezme firsatim oldu guzel sehri. istanbul dan ayri yasamak zor da, bu zorlugu en aza indirecek sehirlerden biri sanirim saraybosna..

okula gidiyoruz yine, haftanin bir kismi eskisi gibi okulda calisarak geciyor (sukur ki eskisinden daha iyi olarak). aksam da master dersleri.. bu donem beni cok heyecanlandiran bir dersi aliyorum. heyecanlandirdigi kadar zorlayacak olan :D heyecan kismi dersin hocasindan kaynakli. guzel bir insan hocasi, ders almaktan gurur duyacagim, insaAllah kendisinden cok sey ogrenecegim biri. zorlanacak olma sebebim ise bosna tarihi, politikasi, hukuku vs hakkinda hicbir sey bilmiyor ve sinifta ki bosnak, dunyanin bircok yerinde lisans, yuksek lisans yapmis bosna hakkinda yeterince bilgiye sahip bircok kisiden daha az sey biliyor olmam :D he birde sinifta yapilmasi istenen iki presentation zorunlulugu olmasi :p (bu daha buyuk bir etken tabi :D)

baska neler yapiyorum. hic birsey. kullandigim ilaclarin etkisini bekliyorum bu aralar, olcmeye calisiyorum. cok guzel uyutuyorlar bir onu biliyorum :)

arkadaslarim bir bir nisanlanip sozleniyor bu aralar turkiye de, onlari kaciriyorum, fotograflariyla yetinmeye calisiyorum.

bahar gelemiyor buraya, agaclar cicek acmaya baslamadi henuz. hala ara ara kar yagiyor. baharin gelmesini bekliyorum bakalim.

bir de hep yaptigim gibi gezi planlari kuruyor kuruyor bir yere gitmiyorum :) sarajevo dayim, beklerim ;)

2 Mart 2009 Pazartesi

turkey to sarajevo

tatil bitti. donduk geri. her dakikasi kiymetliydi. cok guzeldi. gun olur okul da biter yine donulur geri. simdi sarajevo dakikalarini kiymetlendirme vakti..

30 Ocak 2009 Cuma

Oralar

"Oralar...
"Iste burasi" demenin rahatligi, silanin dinginligi,ekmegin içi, anne kokusu,
dosta sarilmak, taze gevrek, marti sesleri, seher vakti,
bir Istanbul , bir Ezan-i Muhammedî...

Hatirlar misin, tüketiyorum derdim sana, tükeniyorum derdim. Biriktiriyorum
artik ama hiç birikmiyorum. Istif ediyorum günleri her çesit hasretin üzerine...

"Kalmak mi zor gitmek mi" demis ya biri, bence ikisi de degil ; en zoru
gelmektir hep ; çünkü döndügün "gün" asla biraktigin "dün" degildir...
"
o.erdogan



http://www.youtube.com/watch?v=ohqjkCdgiSg

24 Ocak 2009 Cumartesi

7 Ocak 2009 Çarşamba

soguk..

hep o anlatilan korkulan bosna kisi artik geldi galiba.. kac gundur hava -10 dan dusmuyor asagi. -20'leri gorurmusuz ama bu bile bana yetti. sabah okula giderken parmak uclarim dondu, acisindan aglayacaktim neredeyse sokak ortasinda (hatta agladim da denebilr:p)
daha da vahimi haberlerden duymussunuzdur rusya avrupa ya dogalgazi kesti, bosna ya da. evimizde dogalgaz yok su an. disarda hava -10 derece, saat gecenin 3u ve yatagimin icinde odada ki elektrikli radyotorle isinmaya calisirken yaziyorum.. dun aksam rusya nin gazi kesecegi haberi gleince hic ciddiye almamistim, turkiye de alisik oldugumuz uzere hic ihtimal vermemistim haberin gerceklesecegine, ama burasinin bosna oldugu gercegini unutmusum. sabah soguktan uyandigimda ilk isim radyotore dokunmak oldu, sonra kombiyi kontrole gidip dusen baisncini yukselttim ki calissin. aklima hala gelmiyor haberlerin dogru olabilecegi ihtimali ama cok sonra anlayabildim. gercekten kesmisler. kriz masasi bile hala toplanmamis ki allah bilir ne zaman duzelir. ocagimiz elelktrikli neyseki, ocaklari da dogalgaza bagli arkadaslar isinmak icin corba bile pisiremez durumdalar. bosnak halki ne yapiyor peki. sanirim bir kismi soba almaya baslamis. sokaklarda durumu kaniksamis elektrikli sobalari kucaklamis goturen insanlar.. aksam bascarsi da bosnak kahvesi icmek uzere gittigimiz pastane calisani garson kiz kahveleri servis yaparken ozur diliyor gaz kesintisi nedeniyle kahveleri pisirmekte geciktigi icin..

birde botumun fermuari bozuldu ustune. deri converse lerimi giyiyorum simdilik.

birde bugun benim dogum gunum :)

birde filistin.. aklima geldikce kendimden utandigim filistin