21 Eylül 2010 Salı

"
tarih bitti
sana bakmak toprağa bakmak kadar güzeldi;
sert şarkılar vardı yanaklarında...

sabahın sisini dalgın atlara yükledim
senin şehrine vardım, saçlarını aradım boşuna
sen yoktun bir şey yoktu
bütün dillerde yalan söyledim sana inanmak için...

sen gittin tarih bitti milat neyi açıklayabilir
sana bakmak toprağa bakmak kadar güzeldi

ne vardı bir de bahçeler vardı

bahçeye resimler düşmeye devam ediyor

kimi eski bir denize çizilmiş
kimi her yanı haziran bir trene
kimi bir kelimeye

bir resimde isa akşama bakıyor
bir resimde tarihçiler eli boş dönüyor kadınların verdiği sözlerden
bir resimde yüzlerce anahtar var hiç kapı yok
bir resimde telefon çalıyor açıyoruz ve yağmur...
ıslanıyor zaman...
bir resimde yedi kişiyiz aramızda en güzel ölüm gülümsüyor

çiçektik çok...
hatırlar mısın?
hatırlarsın...

geçtik dünyanın arasından
geçtik bu küçük omuzlarımızla
maviler giymiş ağlayan meleklere
tarifsiz kadınlara
düşmüş bayraklara gecikerek
geçtik dünyadan bağışla bizi

yaptıklarımız için
yapmadıklarımız için
elimizi
dilimizi
rabbim
bağışla bizi

kimsenin olmayan bir yoldan geçerken
kimsenin olmayan bir resmini gördüm hayatın

büyük dalgınlar vardı
cevapsızlar
hiç deniz görmeyenler
kimseye bir şey sormayanlar vardı
kaybedenler
hayatın büyük ırmağında
vardı ve akıyordu

sonra kimse kalmadı
hiç kimse
bağırmak için
yalvarmak için

çünkü herkes gitti
çünkü herkes gider

geceler var bir de, "iyi geceler"

iyi geceler bayım, hiç yittiniz mi?
en az bir defa yitmeli insan
..."

Hiç yorum yok: